Musa (a.s.) ve kardeşi Harun (a.s.), Allah’ın izniyle yürüdükleri bir yolculuk sırasında, daha önce hiç görmedikleri büyük ve güzel bir ağaçla karşılaştılar. Bu ağacın hemen ardında, kapısı sonuna kadar açık bir ev olduğunu gördüler. Seslendiler, ancak hiçbir cevap alamadılar. Evin içinde ise büyük ve rahat bir kanepe bulunuyordu.
Harun (a.s.), “Ya Musa, burası gerçekten güzel görünüyor. İzin ver, bu kanepe üzerinde biraz uyuyayım” dedi.
Musa (a.s.) kardeşine izin verdi ve Harun (a.s.) kısa bir süre sonra kanepeye uzandı. Ancak o sırada ölüm meleği geldi ve Harun (a.s.)’ın ruhunu aldı. Musa (a.s.) büyük bir üzüntü içinde kaldı. Gördükleri ağaç aniden kayboldu ve ev kayboldu.
Musa (a.s.) yalnızca döndü ve artık kardeşi Harun (a.s.)’ı kaybetmişti. İsrailoğullarına döndüğünde, kardeşiyle dağa çıkmış ve yalnız dönmüş olduğunu gören Yahudiler, iftira atmaya başladılar. Ona, “Musa, İsrailoğullarının Harun’a olan sevgisi yüzünden onu öldürdü” diye iftira ettiler.
Musa (a.s.), kardeşini öldürdüğü suçlamasına karşı çıktı. Olayın aslında Allah’ın takdiri olduğunu ve Harun (a.s.)’ın Allah’ın hükmünü yerine getirdiğini açıkladı. Ancak Yahudiler iftiralarını sürdürdü.
Musa (a.s.), dua ederek Rabbine yaklaştı. Kendisini temize çıkarması ve Yahudileri susturması için dua etti. Duaları kabul edildi ve Allah bir mucize yarattı. Birdenbire kanepe göründü. Musa (a.s.)’ın söylediği gibi, Harun (a.s.)’ın Allah’ın hükmünü yerine getirdiğini gösteren bu mucize, Yahudilerin doğruyu anlamalarını sağladı.
Bu hikaye, imtihanlar, iftiralar ve Allah’ın hikmeti konularında önemli öğretiler sunuyor.
